ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

YILDIZELİ

M.Ö.3000-1000 yı1larında yani Tunç Çağı’nda Yıldızeli’nde iskan devam etmiştir. Yapılan incelemelerde M.Ö.3000’lerde Yıldızeli’nin Orta ve Doğu Anadolu arasında bir köprü olduğu seramik buluntulardan da anlaşılmaktadır. Orta Anadolu’da görülen el yapımı kahverengi, siyah ya da kırmızı astarlı, üzeri perdahlanmış tek renkli seramik ile Doğu Anadolu’da çok görülen yüzeyi koyu siyah ve kahverengi astarlı ve parlak perdahlı el yapımı, kazıma ya da kabartma çizgileriyle ve karakteristik bezemeleri ile Orta Anadolu seramiğinden farklılık gösteren seramik türlerinin her ikisi de, Yıldızeli civarında görülmektedir. İlçemiz Yiğitler Köyü Maltepe Höyüğü coğrafi konumu ve buluntuları ile bu köprünün örneklerini taşımaktadır.
Bölgenin Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmesinden sonra birtakım yağmalara maruz kalmış ve Roma’ya bağlı bir eyalet olarak atanan valilerce yönetilmiştir. Romalılar, Pontus Krallığı’nı egemenliklerine almalarından sonra, bu bölgenin yönetimini Pontus Krallığı’na bırakmışlardır. Önceleri Diospolis olan Sivas’ın ismi de Sebast olarak değiştirilmiştir. Pontus Krallığı’nın yönetimi, M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun parçalanarak bölgenin Doğu Roma (Bizans) sınırları içerisinde kalması ile son bulmuştur. İlçemizde Hellenistik Dönem yerleşimleri Roma döneminde de devam etmiş, kale yerleşimleri artmıştır. Kümbet Kalesi, Belcik Kaletepe yerleşimi, Karalar Köyü Kalesi, Akçakale Kalesi Roma Dönemi kale yerleşimlerinden bazılarıdır.
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra, Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. 1074 yılında da Yıldızeli ve civarı Türklerin eline geçmiştir. Malazgirt savaşındaki önemli hizmetlerinden dolayı Sivas, Amasya, Niksar, Tokat, Çorum, Kayseri, Elbistan ve Malatya şehirlerini içine alan bölgenin yönetimi Alparslan tarafından, emirlerinden Melik Danişment Gazi’ye verilmiştir. Danişment Gazi Sivas’ı başkent yaparak, Haçlılarla savaşa devam etmiştir. Daha sonra başkent, Niksar’a taşınmış, 1104 yılında Danişment Gazi’nin ölümünden sonra yerine oğlu Melik Gazi geçmiş, ondan sonra da Melik Muhammed Gazi başa geçmiştir. Melik Muhammed Gazi’nin 1142 yılında ölümünden sonra çıkan taht kavgaları sonucunda Danişmentliler Devleti, Sivas ve Malatya kolu olarak ikiye bölünmüştür.
1639 yılında Osmanlı Devleti’nin XVIII. Padişahı olan IV. Murat, Bağdat Seferi’ne çık­madan önce I. Veziri Kemankeş Kara Mustafa Paşa’ya sefere gidecek ordu için konak­lama merkezleri yapılması için emir vermiştir. Bunun üzerine Vezir Kemankeş Mustafa Paşa, ordu güzergahı üzerinde bulunan ve Tokat, Yozgat ve Sivas il yollarının kesiştiği yer olan bu­günkü Yıldızeli’nin bulunduğu yere gelerek, bataklık ve sazlık alanı kurutmuş; 1639-1640 yıllarında buraya büyük bir han, bir cami, iki mescit, bir hamam ve bir de sıbyan mektebi yap­tırarak burayı yerleşim alanı olarak kurdurmuştur. Yeni kurulan bu yerleşim alanına bölgeye yakın yerlerden halkın yerleşmesi sağlanmıştır. IV.Murat bu yeni yerleşimin bütün yetkisini Kemankeş Kara Mustafa Paşa’ya vermiştir. Kemankeş Kara Mustafa Paşa Yıldızeli’nde bir vakıf kurdurarak buraya yerleşenlerden vergi alınmamasını, askerlikten muaf tutulmasını ve güvenliklerinin sağlanmasını isteyerek, nüfusun artmasını gerçekleştirmiştir.
Bağdat seferi sırasında Sadrazam Tayyar Mehmet Paşa, 24 Aralık 1638 tarihinde şehit olunca yerine Kemankeş Kara Mustafa Paşa getirilmiştir. Tayyar Paşa’dan sonra Veziri Azam olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa, devlet işlerinde ciddi ve dürüstü. Sadrazamlığın kendi­sine verilmesini beklerken Kemankeş’e verilmesini hazmedemeyen Şam Eski Valisi Silahtar Mustafa Paşa, Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın hasmı olmuştur. Kemankeş Kara Mustafa Paşa’nın ilk büyük hizmeti İran ile Kasr-ı Şirin Anlaşması’nı yapmasıdır. İran’dan dön­dükten bir süre sonra Sultan Murat vefat etmiştir. Bu dönemde etkisini artıran Kemankeş, önce Silahtar Mustafa Paşa’yı sonra Nasuh Paşa’yı öldürtmüş, Sultanzade Mehmet Paşa’yı Şam Valiliği’ne tayin ettirmiştir. Ancak Silahtar Yusuf Paşa ve Hüseyin Paşa (Cinci Hoca), Kösem Sultan’ın destekleri ile Sultan İbrahim’in vezirliği görevine atanmışlar ve Veziri Azam Kara Mustafa Paşa’nın bir çok yetkisi kısıtlanmıştır. Her ikisini de padişah koruduğundan dolayı bir şey yapamayan Kara Mustafa Paşa, Yeniçerileri ayaklandırarak her ikisini de öldürtmek iste­miş; ancak Ocağın akıl hocalarından Koca Muslihiddin Ağa bu olayı Padişaha anlatmış Padi­şah da, Kara Mustafa Paşa’nın katlini emretmiştir.

Blog Listem